A.B. : Kıymetli hemşerilerimize görüş, öneri, tahminlerimizi
sizin aracılığınızla eriştirebildiğim için ben size teşekkür ederim.
Y.T. : Sn. Ali Hocam, kısaca Beypazarı iktisadi tarihini
hatırlattıktan sonra bugün ve geleceğe yönelik konuşalım inşallah.
A.B. : Beypazarı iktisadi tarihi aslında yaşanmış ve kalmış.
Derleyip, toplanıp bir belgesel ya da kitap haline getiren çıkmamış, ben böyle
biliyorum. Dolayısıyla sistematize edilen, bölümlendirilen Osmanlı ve Cumhuriyet
devirlerini kapsayan Beypazarı iktisadi tarihine ilişkin bir belgesel ya da
kitap yok.
Y.T. : Neden yok?
A.B. : Ciddi bir belgesel ya da kitap uzun yıllar
gerektirir. Tarihi kayıtları, kalıntıları arama, bulma, tasnif, tahlil, tetkik,
topluma sunma aşamaları gerektirir. Bazı hususlarda bir kişinin yetenek ve
bilgileri yeterli olmayabiliyor. Bir ekip oluşturup, araştırmayı bölümlendirip,
ekip mensuplarının kendi bölümlerini hazırlamaları halinde mükemmel bir eser
çıkabilir. Söylemek istediğim Beypazarı iktisadi tarihine ilişkin benim
bilgilerim, bana erişen bilgiler yeterli değil. Sizin vasıtanızla kendilerinde
önemli belge, bilgi olduğunu iddia eden ya da benim eksik ya da yanlış bilgi
aktardığımı iddia edenler olursa eksik ya da yanlışları tamamlarsa, ellerindeki
belge ve bilgileri toplumla paylaşırlarsa bu vesileyle memnun olurum.
Y.T. : Sn. Hocam bildiğiniz kadarıyla Beypazarı iktisadi
tarihini hakkında ana hatlarıyla neler söyleyebilirsiniz?
A.B. : Osmanlı devrinde Beypazarı’nın iktisadi durumu
çevresindeki diğer Anadolu şehir ve köylerindeki gibi. Yani Beypazarı ekonomisi
Osmanlı idaresinin iktisadi yapısından ve politikalarından etkilenmiştir.
Köylerin toplam nüfusu şehir merkezinden daha kalabalık. Köylüler yılın
mevsimlerine göre iktisadi üretim ya da tüketim borç, alacak, panayır, hatta
evlenme planlaması yapıyor. Köylüler Beypazarı şehir merkezine sık gelmiyor,
gelmesine de gerek yoktu. Yiyecek, giyecek, yakacak, vd. ihtiyaçlarını köy ve
yakın çevresinden temin ediyorlardı. Paraya çok ihtiyaç yok. 1950’li yıllarda
Türkiye’de traktör sayısı 40.000’i aşıyor. Halil İnalcık rahmetli bunu
Anadolu’da binlerce yıldır süregiden üretim, tüketim yapısının, strüktürün
değişiminin işareti olarak görüyordu. Çiftlik bir çift öküz ile işlenebilecek
araziyi ifade ediyordu. Öküzün zamanla üretim sürecinden çekilmesi köy ve köylü
yapısını değiştiriyor. Bunu aklımızdan çıkarmayalım.
Y.T. : Başka Beypazarı iktisadi yapısını, strüktürü dönüştüren
önemli etkenler nelerdir?
A.B. : Beypazarı’ndaki iktisadi dönüşüm Osmanlı merkezi
yönetiminin, Cumhuriyet merkezi yönetiminin politikalarından etkilenmiştir.
III. Selim ile birlikte Osmanlı’da başlayan sistemin (yönetim, ordu, toplum)
Batı örneğinde dönüştürülmesi hareketi günümüze kadar süregelmiştir. III. Selim
ve yönetimdekiler Rusya İmparatorluğuna karşı kaybedilen savaşların değişim ve
dönüşümü zorunlu kıldığını görüyorlar ancak Osmanlı toplumuna anlatmıyor, ikna
etmiyor ya da anlatamıyorlar. Bundan başka Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki
arazi mülkiyetine dair kanuni düzenlemeler (kadastro ve tapu) köyleri,
köylülüğü etkileye gelmektedir. Maalesef Osmanlı devletine ait bazı araziler
özel mülkiyete geçerken meşru, haklı, verimli işletilebilme ölçütlerinden çok
kapanın elinde kalmıştır. Arazilerin vereseler, hissedarlar arasında
bölüşümünde de verimlilik esası son yıllara kadar göz ardı edilmiştir.
Osmanlı’da yaşanan devletten ya da devlet kaynaklarıyla verimli, etkin üretim,
hakça bölüşüm değil lüks yaşam düşüncesi cumhuriyete de intikal etmiş günümüze
kadar gelmiştir.
Y.T. : Yanlış kanuni düzenlemeler ya da doğru kanuni
düzenlemelerin yanlış uygulanması.
A.B. : Evet. Almanya’nın nüfusu Türkiye kadar. En büyük
şehri Berlin’in nüfusu 4 milyon değil. Tarım üretiminde arazi büyüklüğü verimlilik
esasına göre düzenlenmiş, kooperatifçilik çalıştırılmış. Bir diğer husus sanayi
tesisleri köy ve kasabalara dağıtıldığı için obez, şişman şehirler oluşturulmamış
Köy ve kasabalarda üretilen sanayi ürünleri ihraç da edilebiliyor. 1914’te
Beypazarı’ndan ihracat var, ihracat için uğraşan Müslüm, gayri Müslimler (Jean
X. Eliasko) var. Ben şimdi Beypazarı’nda ihracatçı var mı bilmiyorum. Lafı
uzatmadan köylerde, kasabalarda sanayi tesisleri kurulmadığı için hem Beypazarı
merkezinden hem köylerinden yurtdışına, Bolu, Eskişehir, Ankara, İstanbul’a
göçler yaşanmış, yaşanıyor. Ülkemizden ilk yurt dışına işçi hareketi 1950’li
yıllara kadar geri gider.
Y.T. : Beypazarı doğurduğu evlatlarını besleyememiş, doğduğu
yerden doyduğu yerlere göçmüşler öyle mi?
A.B. : Evet. Beypazarı nüfusu 1914’te 23.700. Bugün yaklaşık
iki katı. Aradan bir yüzyıldan fazla zaman geçmiş. Türkiye ortalaması kadar
artsaydı bugün Beypazarı’nın nüfusunun 130 bin civarında olması gerekirdi.
Nüfusu artmayan, donan ya da azalan köy, ülke ya da şehirlerde genelde iktisadi
ilerlemenin, refahın da artmadığı düşünülür.
Y.T.: Hocam ana başlıklar itibariyle özetleyelim.
A.B. : Geçmişte Beypazarı ve çevresinde kısmen önemli olan
günümüzde mühim bir yeri olmayanları sıralayayım tiftik, yün, iplik, ipek böceği,
yumurta, dokumalar (havlu, peşkir), pirinç, bal, balmumu, deri, haşhaş, armut, odun
sobası, kamyon kasası, krom, kil, topraktan mamul testi, çömlek, tuğla,
terzilerin Ankara’dan sipariş alması, vd. Geçmişte ve günümüzde yaş sebze ve
meyve üretim ve satışı Arapların ham petrol ihraç etmesine benziyor. Ham
satılıyor. Tenekeye, kâğıda, torbaya, kaseye, naylona, kavanoza, şişeye
konulacak şekilde tüketiciye işlenmiş şekilde eriştirilmiyor.
Y.T. : Günümüze gelirsek.
A.B. : Günümüz ve gelecekte ferdi ticaretin, üretimin, esnaf
faaliyetinin azalacağı, bazı ferdi işlerin ise nihayete ereceği tahmininde
bulunabiliriz. Ev telefonu vardı, soba vardı, azaldı. Daktilo vardı, şimdi kullanılmıyor.
Bakkal vardı çokça, şimdi azalıyor. Tüpçü vardı, azalıyor. İnternetten
alışveriş attıkça, zincir mağazalar arttıkça ferdi ticarethaneler, mağazalar
azalacaktır. Esnaf azalınca esnafa hizmet veren avukat, muhasebeci vd. hizmet
sunanların sayısı da azalır. Dünyada, ülke ekonomisinde değişim ve dönüşüm
Beypazarı lehine değil. Tarım devrimi, elektronik devrim yaşanıyor. Robotların,
elektronik sistemlerin, yazılımların, mal ve hizmet üretimindeki payı artıyor. Değişim,
dönüşüm çevremizdeki Güdül, Mihalıççık, Ayaş, Nallıhan, Kıbrısçık lehine de
değil. Lehine olmamasının bir başka nedeni saydığım yerleşim yerlerinin Ankara
nüfusu içinde çok küçük bir yer edinmesi. Ankara ili yöneticilerince dikkate
alınmasına gerek görülmemesi. Ankara içinde kaybolup gitmesi, iktisadi
sorunlarının dikkat çekmemesi. Bu saydığım yerleşim birimleri iktisadi olarak
ilerlemese de Ankara ili kalkınmış sayıldığı için kalkınmış sayılmaları. Ankara
merkezdeki üretim tesisleri Ankara ilçelerine, köylerine kaydırılmalıdır. Hem
böylece Ankara rahatlar, obezleşmez.
Y.T. : Bizi neler bekliyor, gelecekte Beypazarı ve
çevresinin iktisadi durumu ne olabilir?
A. B. : Trup, Merkel diyor ki şirket yöneticilerine yabancı
ülkelere Polonya’ya, Çin’e vd. kaydırdığınız yatırımları, üretimi geri getirin.
Biz de aynısını yapmalıyız. Beypazarı’nda bir tarım organize sanayi bölgesi
oluşturma sürecine girmemiz gerekiyor Türkiye’deki, yurtdışındaki yatırımcı
hemşerilerimizin de destek ve görüşlerini alarak bunu yapmalıyız. Oluşturulan
tarım organize sanayi bölgesine Türkiye’ye dağılmış yurtdışına gitmiş
hemşerilerimizi ziyaret ederek yatırım yapmalarını, üretim yapmalarını temine
çabalamalıyız. Öncelikle işlenmeden yurtiçine sattığımız tarım ürünlerini
ambalaja, şişeye, kavanoza, kartona, tenekeye yani son kullanıcıya, tüketiciye
eriştirecek şekle sokmalıyız. Beypazarı çevresinde çok zengin madenler var
bunları çevreye zarar vermeden işleyecek yatırımcılar bulmalı, davet etmeliyiz.
Bir özel hastane, bir özel ilk, orta öğrenim birimi kurulmasına vesile olmalıyız.
Açık öğretim sınavını acilen Beypazarı’na getirmeliyiz. Kısaca Beypazarı’nı ve
çevresini Ankara’nın 5 milyon 500 bin nüfusunun gölgesinden, bu devasa nüfus
içinde önemsiz görülmesinden kurtaracak her türlü girişim çocuklarımızın,
torunlarımızın Beypazarı’nda çalışması ve dahi yaşamasına vesile olacaktır.
Beypazarı’ndaki odalar Beypazarı’na yatırım çekecek bir ortam oluşturmaya
gayret etmelidirler. Planlı, sistemli bir çalışma sergilemelidirler.
Y. T. : Sn. Hocam önerilerinize Beypazarı iktisadi
gerçekleriyle, toplum gerçekleriyle bağdaşmadığı eleştirisi gelecektir.
A. B. : Önerilerimin gerçeklerle, realiteyle ne kadar
bağdaşıp bağdaşmadığı görelidir. Beypazarı ve çevresinde iktisadi durumun çok
iyi olduğunu her halde iddia eden yoktur. O halde bir iktisadi rahatsızlık, şikâyet
varsa bir hekim gibi tetkik, teşhis ve tedavi uygulamak gerekir. Eleştirenler
Beypazarı iktisadi meselelerini daha iyi tetkik, teşhis ve tedavi önerirlerse
saygı duyarım. Bu öneriler doğrultusunda ilgili ve yetkililer doğru politika ve
uygulama ile Beypazarı’mıza ve çevresine katkı sağlarlarsa saygı duyarım. Kimse
tek başına mükemmel düşünemez ve dahi yapamaz. Unutmayalım hiçbirimiz
hepimizden daha iyi düşünüp daha iyi uygulamayız.
Y.T. : Son olarak Safranbolu’da ve Beypazarı’nda
yaşıyordunuz. İktisadi durumlarını karşılaştırabilir misiniz?
A.B. : Karabük ve Safranbolu birbirine eklenmiş. Karabük il
olduktan sonra ilerlemiş. Aynı durum Kırıkkale, Düzce, Aksaray vd. il olan
ilçeler için de geçerlidir. Organize sanayi bölgesi var. İhracat var. Üretim ve
hizmet standartları Beypazarı’na göre çok yüksek. Gelir, refah seviyesi çok
yüksek. Karabük ve Kırıkkale Cumhuriyet şehirleridir. İkisinin de var oluşu
sanayiyle olmuş ve süre gitmektedir. Karabük köy bile değilken tren yolu
istasyonu yakınında ufacık bir yerleşim yeriyken sanayi sayesinde önce ilçe sonra
il merkezi olmuştur.
Y.T. : Sn. Hocam teşekkür ederiz.
A.B. : Ben teşekkür ederim. Kısa kesmek zorunda kaldık. Daha
çok kişinin katkılarıyla daha genişçe meseleleri ele alabilseydik daha yararlı
olurdu sanırım.
Beypazarı/ 09 Temmuz 2019 ©Tüm yayın hakları Ali
Başaran’a aittir.