Haber
|
||
| 12 Mart İstiklal Marşı | ||
| Ankara İl Milli Eğitim müdürlüğü tarafından düzenlenen İstiklal marşının 92. yılı dolayısıyla düzenlenen "12 Mart İstiklal Marşı`nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy`u Anma" anlatma yazma dalında yapılan yarışmada, Beypazarı Anadolu Lisesi öğrencisi Meryem Erdoğan, Ankara 1.cisi oldu. | ||
| BİLİM-EĞİTİM Haberi | ||
|
||
| |
||
"12 Mart İstiklal Marşı`nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy`u Anma"
dalında düzenlenen yarışmada, Beypazarı Anadolu Lisesi öğrencisi Meryem Erdoğan Ankara 1.cisi oldu.
BEYPAZARI(BBB) - Ankara İl Milli Eğitim müdürlüğü tarafından düzenlenen İstiklal marşının 92. yılı dolayısıyla düzenlenen "12 Mart İstiklal Marşı`nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy`u Anma" anlatma yazma dalında yapılan yarışmada, Beypazarı Anadolu Lisesi öğrencisi Meryem Erdoğan, Ankara 1.cisi oldu.
İstiklal marşının Kabulünün 92. yılı ve Mehmet Akif Ersoy`u tanıma anlatma alanında düzenlenen yazma yarışmasında Beypazarı Anadolu Lisesi öğrencisi Meryem Erdoğan, Ankara`da yapılan ilçe elemelerinde, Ankara birincisi oldu.
Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü`nün, Başkent Öğretmenevi`nde düzenlediği "12 Mart İstiklal Marşı`nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy`u Anma" programına katılan,Milli Eğitim bakanı Nabi Avı elemelerin yapıldığı salonda "Bir İstiklal Akif`i" yazısıyla Mehmet Akif Ersoy`u en iyi anlatan Beypazarı Anadolu lisesi 11.sınıf öğrencisi Meryem Erdoğan, yarışmanın sonunda hediyesini bakanın elinden aldı.
Öğrencilerden Ersoy`un eserlerini mutlaka okumalarını isteyen Milli Eğitim Bakanı Avcı, ayrıca Sezai Karakoç ve Nurettin Topçu`nun yazdığı "Mehmet Akif" isimli eserleri de okumaları için tavsiyede bulundu.
Ankara 1. cisi olan Meryem Erdoğan`ın "Bir İstiklal Akif`i" derece aldığı yazısı aşağıda: “BİR İSTİKLAL AKİF’İ” “Korkma!” nidasıyla yürekleri titreten… En son ocak sönmeden bu sancağın sönmeyeceğini haykırıp gönülleri ferahlatan… O benim milletimin yıldızıdır diyerek tüm akvamı bir bayrak altında toplayan… O benimdir, o benim milletimindir ancak terennümüyle azmi, kararlılığı, inancı, imanı ortaya koyan bir istiklal Akif’i… Önce İstiklal Marşı’dır Akif…
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal öğüdüne her daim uyan bir sima ile karşılar bizi. Hangi resmine baksam, yüzünden hiç eksik etmediği beyaz ve siyahın harmanı sakalıyla nezih bir çehre… Bir tebessümü asla aşmadığı o gülümseme anlarında fark edilebilen beyaz dişler… Duruşunda, dilinden düşürmediği hilalinin gönder’i misali dik, sağlam, sarsılmaz bir eda… Gururun tevazua mağlup oluşunun eşsiz timsalini, gören herkesin gözbebeğine kadar işleyen bir çift siyah göz… Sonra bir tebessümdür Akif…
İlk gençlik yıllarından itibaren farklıdır Akif… Farklı da olmalıdır; yoksa bu koca marş nasıl çıkar öyle sıradan bir gönülden? Tıpkı bir dua gibi kolayca ama efsunlu bir üslupta… Kendi tabiriyle yumuşak huyludur ama uysal koyun değildir; zulmü alkışlamaz asla, zalimi asla sevmez, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemez… “ Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır!” sözünün hem müellifi hem muhatabıdır. Sonra bir vatanseverdir Akif…
Siyah-beyaz fotoğraflarda bile zihnimize kazınan ve rengini Akif’in en büyük dostu olan bayrağın kan kırmızısından alan fesi adeta başının bir uzvudur artık. Takım elbisesi, üzerinde yer aldığı o derya deniz şahsın azameti karşısında –utancından olsa gerek – büzüldükçe büzülmüştür. Ondan kopmamak istercesine vücuduna sımsıkı tutunan bu elbise “parayı” , değil amaç; araç olarak bile görmeyen Akif’i fakirlikten alıp asaletin zirvesine taşırdı. Sonra bir asildir Akif…
Türkçenin aruzla olan raksının en güzel örnekleri onun narin ellerinde kâğıda dökülmüş ve bir şiir şöleni halini almıştır. Şiiri o kadar kolay söylemiştir ki sanırsınız şiir söylemiyor da sohbet ediyor. Türkçenin tüm inceliklerini aruz vezninin türlü kalıplarında ilmik ilmik dokuyan Akif, Arapçanın da piridir. Kutsal kitabı, Kur’an-ı Kerim’i, tüm nüanslarıyla Türkçeye aktaracak kadar maharetli olan Akif, sırf Kur’an’ın kutsiyetine gölge düşürebilir endişesiyle bu fevkalade tercümeyi kendisiyle beraber ebedi âleme götürmüştür. Sonra bir mütercim, bir mütefekkirdir Akif…
Tıpkı Safahat gibi yedi cüzden müteşekkildi Akif’in yaşantısı. Önce İstiklal marşıdır Akif… Ki onu “Benim değil tüm milletimindir.” diyerek Safahat’a bile dahil etmemişti. Sonra bir baytar… Baytar mısınız diyenlere nazikçe ve istifini bozmadan “Evet bir yeriniz mi ağrıyordu?”diyecek kadar ince zekâlı bir baytar… Sonra bir milletvekili… Sadece kutsal bir sorumluluk gayesiyle üstlenilen bir görev… Sonra bir hak aşığı, anlatmaya ne hacet duyulan ne de muktedir olunan... Sonra bir şairdir Akif… Kalemini gayesiz ve güzel olmayan bir tek lakırdıya dahi baş eğdirmeyen… Sonra bir Safahat’tır Akif…
Sonra… Sonrası acı, sonrası hüzün, sonrası elem, sonrası keder ve sonrası kader. “Canını, cananını tüm varlığını” almamıştır onun kader,ama “etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda” duasını kabul etmemiştir Huda. Mısır’a sürgüne göndermiştir onu… Mısır, sen-ben için piramitleriyle ünlü gizem dolu bir diyar iken… Mısır Akif için şivan, Mısır Akif için viran, Mısır Akif için zindandır. Zindandan da kara bir zindan… Hele Akif için ,hele Akif için… Sonra bir sürgündür Akif…
Uğruna koca bir istiklal destanı yazdığı o hilalin gölgesinden gayrı bir diyarda ölmek korkusu, Allah korkusundan başka bir korku bilmeyen Akif için ne de hazin bir sondu. Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı diyerek yücelttiği aziz vatanının kutsal toprağından kopamazdı. Şehit kanıyla sulanmış bu vatan toprağından başka bir toprak, utanır; onu içine alamazdı. Almadı da. Akif vatanına, vatanının toprağına bir kavuştu, pir kavuştu. Şefkatli elleriyle, onu kimseye bırakmamak istercesine, sonsuza dek bağrına bastı. Öncesiyle sonrasıyla Mehmet Akif, bir İstiklal Marşı’ydı; sinesi bu vatanın toprağı, nazlı hilal ise arşıydı.
Yaşar Tonbak-aa- www.beypazariajans.com |
||
|
||
| Etiketler: arsiv |
Yorumlar
|
|
||
|













